Leonardo da Vinci’nin 500. ölüm yıldönümü anısına, Fransa’nın Louvre Müzesi’nde yapılan sergi bir süredir unutulmuş bir soruyu tekrardan akıllara getirdi. 2017 yılında Christie’s New York’ta açık arttırmayla 450,3 milyon dolara alıcı bulan ve sanatseverlerin görmeyi merakla beklediği dünyanın en pahalı sanat eseri Salvator Mundi neredeydi?
Alıcının uzun süre gizli tutulduğu bu eser, beklenilenin aksine Louvre Müzesi’ndeki sergide de yerini almadı. Salvator Mundi’nin nerede olduğu ile ilgili çeşitli teoriler üretilmeye devam ederken, eseri bu denli önemli kılan unsurları mercek altına alalım.
Leonardo da Vinci, dünyaya izini bırakmış en büyük dâhilerden biri kabul edilmektedir. İsminin önüne getirebileceğimiz sayısız sıfata sahip Da Vinci’nin tamamen kendine ait yalnızca yirmiden az eserinin günümüze dek ulaştığı düşünülmektedir. İsa’yı resmettiği Salvator Mundi’nin Da Vinci’ye ait olup olmadığı tartışmaları devam etse de, Londra’daki National Gallery eserin sanatçı tarafından yapıldığını açıkladı.
Yeni bir keşif olmaması durumunda ahşap panel üzerine yapılmış Salvator Mundi (Dünyanın Kurtarıcısı) bir koleksiyonerin sahip olabileceği tek Da Vinci eseridir.
Resimlerini imzalamayan ve bitmiş olarak kabul etmeyen sanatçının diğer eserleri müzelerin satışa açık olmayan resmi koleksiyonlarında yer almaktadır. Geçmişte Da Vinci’ye ait olmadığı gerekçesiyle son derece mütevazi fiyatlara el değiştiren ve bazı dönemler nerede olduğu bilinmeyen Salvator Mundi, 2017 yılında Dmitry Rybolovlev’in koleksiyonundan satışa çıkarıldı.
Elde edilen en son bilgi, eserin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman adına Louvre Abu Dhabi’de sergilenmek üzere satın alındığıdır.
1500 yılı dolaylarında Fransa Kralı XII. Louis’in siparişi üzerine yapıldığı düşünülen eserin, aşırı restorasyona maruz kalması sebebiyle uzun süre kaybolan orijinalinin kopyası olduğuna inanıldı. 45,3 santimetreye 65,6 santimetre boyutunda olan Salvator Mundi için yapılan kimyasal analizler ve X-Ray taramalarının sonuçları ise umut verici olarak değerlendirildi. Ancak eserin Da Vinci’ye ait olduğunu düşündüren bulgularla birlikte akılları kurcalayan saptamalar da mevcuttur.
Sfumato Tekniği
Eserde Da Vinci’nin bulduğu sfumato tekniği, İsa’nın yüzünde ve boynunda son derece belirgindir. Etrafımızdaki hiçbir nesneyi çizgilerle görmediğimizi fark eden Da Vinci’nin kullandığı bu teknikte, sınırları belirleyen bitimler kaybolmaktadır. Karanlık ve aydınlık alanlar üst üste uygulanan yarı-saydam boya ile birbirine karışmıştır. İki boyutlu bir yüzey üzerine adeta yaşayan bir figür yaratılmıştır.
Lapiz Lazuli Pigmenti
İsa’nın üzerinde bulunan kıyafette kullanılan lapiz lazuli pigmenti de ancak Da Vinci gibi bir sanatçının alabileceği, Afganistan’dan gelen özel ve çok pahalı bir pigmentti. Bu durum resmin herhangi bir ressam tarafından yapılabilme ihtimalini oldukça düşük kılmaktadır.
İsa’nın Eli
Bir diğer kanıt niteliğindeki bulgu da aşırı restorasyon gören resmin temizlenmesinden sonra tespit edildi. İsa’nın kutsama işareti yapan elinin başparmağı iki farklı şekilde çizilmişti. Anlaşılan o ki; Da Vinci parmağın yeri konusunda kararsız kalmıştı. Resmin kopya olması halinde böyle bir ikilem yaşanmış olması beklenemezdi.
İsa’nın elinin büyük bir ustalıkla resmedilmiş olması, anatomiye olan tutkusuyla bilinen ve kadavralar üzerinde defalarca çalışmış olan Da Vinci’nin resmi yapmış olma ihtimalini arttırmaktadır.
Windsor Kalesi’nde yer alan, sanatçının yapmış olduğu kıyafet eskizlerindeki detaylar da Salvator Mundi’nin kıyafetiyle uyum içerisindedir.
Soru İşaretine Neden Olan Küre
Akıllarda soru işareti bırakan detay ise İsa’nın elinde tuttuğu küre oldu. Cenneti temsil eden gök kubbenin simgesi olan bu küre yapılırken ışığın yansıması ve kırılması dikkate alınmamıştı. Salvator Mundi’yi resmettiği tarihlerde optik ve ışık üzerine çalışmalar yapan Da Vinci’nin kürenin içindeki yansımayı, neden olması gerektiği gibi aynanın tersi yönünde yapmadığı sorusu akılları kurcalayan bir detay olarak kaldı. Da Vinci’nin küreyi bilinçli olarak o şekilde bıraktığı, böylece İsa’nın mucizelerine gönderme yaptığı düşünülmektedir. Ancak birçok uzman için bu durum eserin Da Vinci’ye ait olmadığını göstermektedir.
Tablonun Nerede Olduğuna Dair Spekülasyonlar
Eserin uzun süredir haber niteliğini koruyor olması, Paris’teki Louvre Müzesi’nde asılı olduğu duvardan çalınan bir başka sansasyonel Da Vinci eseri Mona Lisa’yı anımsatmaktadır. Salvator Mundi’nin de basın için sürekli malzeme olması bir rastlantı sonucu mudur?
Suudi Prens’in yatında asılı olduğundan, İsviçre’de bir depoda saklandığına kadar hakkında spekülasyonların devam ettiği Salvator Mundi tekrardan satışa çıkartılsa, daha yüksek bir fiyata alıcı bulur mu dersiniz?